ANNE SÜTÜ MUCİZESİ

MÖ 1550’lerde yazılmış eski Mısır yazıtlarında bebek beslemesinde kullanıla¬cak tek besinin anne sütü olduğu ve bebeğin üç yaşına kadar anne sütü alması gerektiği belirtilmiştir. Anne sütünün kutsallığına inanan eski Türklerde anne sütünün can verdiğine dair inanışlar olduğu saptanmıştır. Benzer inanışlar İslam dininin or¬taya çıkışı ile birlikte yoğunlaşmıştır. Rönesans döneminde Avrupa’da yazılan kitaplarda da anne sütünün bebekler için en iyi besin olduğu belirtilmiştir.
Yıllar içinde tıp biliminde yaşanan olanüstü gelişmelere rağmen bebek beslenmesinde anne sütünün yerini tutabilecek bir besin maddesi üretilememiştir. Tüm bilimsel veriler halen bebekler için en önemli ve yararlı besinin anne sütü olduğu gerçeğini daha da güçlü bir şekilde desteklemektedir.
Anne sütü; yenidoğan bebeklerde sağlıklı büyüme ve gelişme için gerekli olan tüm sıvı, enerji ve besin ögelerini içermektedir. İçeriğindeki besin maddelerinin biyoyararlılığı yüksek, sindirimi kolaydır. Son yıllarda yapılan çalışmalar anne sütünün sadece yararlı besin maddeleri içermediğini, aynı zamanda bebeğin iştah ve büyümesi ile ilgili birçok büyüme faktörü ve hormonu da içinde barıdırdığını göstermektedir. Anne sütü içeriğindeki bu hormon ve peptidlerin bazılarının işlevi hala tam olarak anlaşılamamıştır. Ancak çok iyi bilinmektedir ki anne sütünün ve emzirmenin; hem bebek, hem de anne için başta beslenme olmak üzere; sağlık, bağışıklık, gelişimsel, psikolojik, sosyal ve ekonomik yönden pek çok sayıda yararları vardır.
Anne sütü ile ilgili en büyük mucizelerden biri her annenin anne sütü içeriğinin, muhtemelen bebeğin ihtiyaçlarına göre, farklılık arzetmesidir.Her canlının sütünün kendisine ve bebeğine özel olması anne sütünü bebekler için benzersiz bir besin yapmaktadır. Örneğin doğum kilosu düşük ve yaşıtlarını yakalamak için hızlı büyümesi gereken bir bebeğin anne sütünde, anne sütündeki normal ağırlıklı bebeklerin anne sütü içeriklerindeki değişikliklere ek olarak, doymayı uyaran hormonlar düşük, iştahı artıran hormonlar ise yüksek oranda bulunmuştur. Böylece bebek daha çabuk acıkmakta ve daha sık emmektedir.Bu nedenle erken veya düşük doğum ağırlıklı doğmuş bebekler için de en ideal besin yine kendi annesinin sütüdür. Çünkü bebeğin o anda ihtiyaç duyduğu tüm maddeler, yalnızca kendi annesinin sütünde bulunmaktadır. Tüm bunların yanında son yıllarda toplumumuzda da önemli bir sorun haline gelen çocukluk çağı obezitesinin önlenmesinde anne sütünün çok büyük bir role sahip olduğu, anne sütü ile beslenen bebeklerde çocukluk çağında obezitenin daha nadir görüldüğü birçok ciddi bilimsel çalışmada gösterilmiştir.
Anne sütü ayrıca içerdiği enfeksiyonlardan koruyucu maddeler ve yararlı bakterilerle bebeklerin bağışıklık sistemini güçlendiren bir içeriğe de sahiptir. Anne sütü ile beslenen bebeklerde aşıların etkinliği de artmaktadır. Anne sütü ile beslenmenin ileriki yıllarda çıkabilecek allerjik hastalıklar, iltihabi barsak hastalığı, lenfoma vb hastalıların gelişimini önlediği gösterilmiştir.
Anne sütü çok değerlidir ama İlk 5 gündeki anne sütü en değerlidir. Kolostrum denen bu sütün sayısız faydaları gösterilmiştir. Bu nedenle bebekler doğumlarından itibaren ilk 6 ay sadece anne sütü olmak üzere, 2 yaşına kadar anne sütü ile beslenmeye devam edilmelidirler.
Annelerin bebeklerini anne sütü ile beslemelerinin kendilerine de sayısız yararları vardır. Bebeklerini emziren annelerde meme ve yumurtalık kanseri, kemik erimesi vb durumlar daha az görülmekte, bu anneler doğum sonrası daha hızlı kilo vermektedirler. Emzirmenin anneye yönelik sayısız psikolojik yararları da gösterilmiştir. Yaşamlarının ilk altı ay içerisinde bebeklere verilebilecek en ideal besin anne sütüdür. Anne sütü ve emzirme bebek ve anne için sayısız yararlar sağlamaktadır.
Her ne kadar günümüzde yapılan yoğun kampanyalarla anne sütünün önemi vurgulansa ve anne sütü kullanımı geçmiş yıllara gore ciddi artışlar gösterse de, ne yazık hala toplumumuza ve hekimlerimize anne sütünün önemi tam olarak kanıksatamadığımız kanaatindeyim. Özellikle özel hastane ve muayenehanelerde ve bazen ne yazık ki resmi kurum hastanelerinde ailelerin yoğun baskılarına sağlık personeli boyun eğmekte ve kolaycılığa kaçılarak bebek dostu ünvanı almış sağlık kuruluşlarında bile bebeklere özel durumların dışında da mama başlanabilmektedir. Ne yazık ki bu durumda mama endüstrisininin de katkıları olduğunu düşünmekteyiz. Ayrıca günümüzdeki yaşam koşullarının zorluğu, özellikle çalışan annelerin erken dönemde çalışmaya başlama zorunlulukları, kozmetik kaygılar, “sütüm yetmiyor, çocuğum büyümüyor endişesi” anne sütünün erken kesilmesi veya hiç kullanılmamasında diğer etkili faktörlerdir. Oysa sınırlı sayıdaki özel durumlar hariç, bir bebeği kendi anne sütü ile beslememek bebeğe yapılacak en büyük kötülüktür. Anne sütünün yaramaması gibi bir durum mümkün olmadığı gibi, anne sütünün yetmemesi durumu da son derece nadirdir. Annesi çalışan bebeklerin anneden sağılan ve buzdolabında saklanan anne sütü ile beslenmesi mümkündür.
Sağlıklı nesiller için toplumumuza anne sütü ile beslenmenin önemini bıkıp usanmadan anlatmamız, sağlıkçılar olarak bu konuda taviz vermememiz, bu konudaki kampanyalara hız vermeden devam etmemiz gerekmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir