Boy Uzattığı İddia Edilen Ürünler Hakkında: Büyük Aldatmaca
Şüphesiz ki sağlık insanoğlunun sahip olduğu önemli bir değerdir ve bu öneminden dolayı istismarlara da oldukça açık olan bir konudur. Sağlık dünyada her zaman ciddi bir rant kapısı olmuştur. Ülkemizde son zamanlarda sağlık konusunda boyutları giderek artan bir çılgınlık yaşandığını söyleyebiliriz. Ne yazık ki bir takım çevreler halkın sağlık konusundaki bilgisizliğini suistimal etmekte, hiçbir bilimsel temeli olmayan çoğu bitkisel kaynaklı bazı ürünler her şeyin çaresi gibi halkımıza lanse edilmektedir. Tıp pozitif bir bilimdir ve tıpta tedavi alanında insanlığa bir şey önermeden önce uzun yıllar çok ciddi araştırmalar yapılır. Birçok ilaç zaten bitkisel kökenlidir, ancak yeni çıkacak ve faydası olduğuna inanılan ilaçların bitkisel kaynaklı bile olsa önce hayvan deneylerinde zarar ve fayda açısından değerlendirmeleri yapılır ve insanlarda kullanıma girmesi uzun yıllar gerektiren bir süreç sonrası olur. Öyle ki bazen çok faydası olduğu ispatlanan birtakım ilaçların çok ciddi yan etkilerinin sonradan fark edilmesi nedeniyle piyasadan çekildiğine sıkça rastlanmaktadır.
Maalesef insanlarımız kendi sağlık sorunları nedeniyle önerilen bu tür bitkisel kaynaklı içeriği, dozları ve yan etkileri tam belli olmayan ürünlerden medet ummaktadırlar. Bu da ticaret simsarlarının iştahını kabartmaktadır. Birkaç örnekle konuyu somut hale getirelim. Gerçek bir olay, “bir gün bir kamu yöneticisi dahiliyeden bir hocamıza birtakım şikayetlerle başvurur. Yapılan tetkiklerinde ciddi anlamda böbrek yetmezliği saptanır, ancak bu hastayı böbrek yetmezliğine sokacak herhangi bir neden bulamaz hocamız. Hastayı daha ayrıntılı sorguladığında karaciğere iyi geliyor diye önerilen bir bitki çayını uzun süre içtiğini öğrenir. Konuyu literatürde araştırdığında bu bitki çayının uzun süre kullanımda böbrek yetmezliğine neden olduğuna dair bilgiler edinir”. Benzer durumlarla biz de kliniklerimizde sıkça karşılaşıyoruz. Örneğin diyabetli hastalarda karşılaştığımız sorunlar. Çocuğa diyabet tanısı koyup insülin başlıyor, tedavisini düzenliyoruz, sağlıklı bir şekilde taburcu ediyoruz. Bir de bakıyoruz ki bir süre sonra komada geliyor. Ne oldu diye soruyoruz ve anlıyoruz ki insülin tedavisi kesilmiş ve bir aktarda diyabeti iyileştiren mucize bir ot veya toz önerilmiş (!). Konumuzla da ilgili başka bir örnek,” bu bitkisel karışımların boy uzattığına inandırılan bir çocuk, boy kısalığı nedeniyle uzun yıllar bu bitkisel karışımları kullanır. Ancak yıllar geçer bir fayda göremez. Fayda görmediğini söyleyince ne yapalım, istersen paranı iade edelim denir. Konunun uzmanı bir doktora gittiğinde kendisinde büyüme hormonu eksikliği olduğu saptanır. Aslında büyüme hormonu tedavisiyle uzayabilecektir, ancak artık çok geçtir. Çünkü artık büyüme kıkırdakları kapanmıştır.” Evet, bu iki gerçek olay konunun ne kadar önemli olduğunu bizlere yeterince anlatıyor sanırım.
Konumuz son örnekte de olduğu gibi son zamanlarda büyük reklam kampanyaları ile tanıtımları yapılan boy uzattığı söylenen ürünler. Tabii boy önemli, kim kısa boylu olmak ister ki. Herkesin istediği boya ulaşması tıbben mümkün olmasa da bu ürünlerin her koşulda boy uzattıkları iddia ediliyor. Büyük gazetelerimizin internet siteleri dahil, özel televizyonlar vb heryerde artık bu ürünlerin reklamı ile karşılaşıyorsunuz. Öyle ki bazı büyük internet alışveriş siteleri boy uzatan ürünler başlığı ile ayrı bir bölüm açmışlar “Boy uzatmak bu kadar kolay olmadı”, “Mucize ürün” şeklinde tamamen hayal mahsülü sloganlarla reklamları yapılan bu ürünlerle halkımız resmen aldatılıyor. Kimi firmalar günde 2 tane, kimisi 3 tane alınmasını öneriyor. Ne kadar uzun süre kullanırsanız o kadar iyi sonuç alınacağı iddia ediliyor. 12 yaşından itibaren kullanımları öneriliyor. Bu arada kutusu 50 TL civarı, fazla alırsanız indirim de yapılıyor. İşin komik tarafı, uzaması tıbben mümkün olmayan yetişkin kişiler bile bu reklamlarda boylarının uzadığını iddia ediyorlar. Reklamlar o kadar inandırıcı ki, bir gün sohbet ettiğimiz bir gazeteci arkadaşa konudan bahsediyorum, “hocam ben de inanmıştım, sizle konuşmasam yarın sipariş verecektim” diyor. Yasal boşluktan yararlanıp, gıda takviyesi şeklinde ruhsat alan firmalar, ithal ettikleri veya kendilerinin hazırlattıkları bu ürünlerin hiçbir bilimsel temeli olmayan reklamlarıyla halkımızı sömürüyor. Bir kısmı zaten ithal edilen bu tür ürünleri ilaç gibi piyasada satmak o kadar kolay ki, kendi başımıza gelen bir olaydan, sırf bu işle ilgilenen İstanbul’da bazı firmalar olduğunu duyuyoruz. Elinizdeki yararı olduğuna inandığınız bitkisel ürünü götürüyorsunuz, size çok şık ilaç görünümlü ambalajlı bir ürün olarak geri veriyorlar. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığından ruhsat ta alırsanız artık sizi durduracak kimse yok. Bir gün bir telefon geldi Antalya’dan. Bir çoban, bir bitki keşfettiğini, her derde iyi geldiğini iddia ediyor ve benden tavsiye niteliğinde bir yazı istiyor, piyasaya bununla sürecek. Merak edip gelmesini söylüyorum. Bitkinin faydalarını hararetle anlatıyor. Ben ise bu işlerin bu şekilde olmadığını, önce hayvan deneyleri yapmamız gerektiğini söylüyorum, önce kabul ediyor. Ancak bitkinin ne olduğunu sorduğumda onu söyleyemeyeceğini, sır olduğunu söylüyor. İçinde kapsüller bulunan bir ilaç kutusu ambalajı çıkarıyor, bitkiyi ilaç haline getirttirmiş. Kutunun üstündeki yazılardan her derde deva olduğunu anlıyorsunuz, ama ne içerdiği belli değil. Bu şekilde çalışamayacağımızı söylediğimde sinirlenip gidiyor. Sonrasını bilmiyorum.
İşin maddi boyutu bir tarafa, bu ürünler çocuklarda kullanılması sakıncalı bazı maddeler içeriyor. Uzun bilimsel çalışmalarda hiçbir yan etki saptanmadığı (!) (biz literatürde böyle çalışmalar ne yazık ki saptayamadık) iddia edilen bu ürünlerin içerdiği maddelerin yan etkilerini araştırdığımızda; diyabet, gastrointestinal yan etkiler, nörolojik bozukluklar, karaciğer ve böbrek fonksiyon bozuklukları, hipofiz bezi fonksiyon bozuklukları, psikiatrik bozukluklar, hipotansiyon, alerjik reaksiyonlar gibi çok ciddi yan etkiler yapabildiklerini görüyoruz. Tüm bunların yanında, yanlış bilgilendirilen gerçekten boy kısalığına neden olan tedavi edilebilecek hastalığı bulunan çocukların çocuk endokrin kliniklerine geç ulaşmasına ve tedavi etkinliğinin azalmasına neden oluyorlar.
Bu kadar önemli bir konuda derneğimiz sorumluluk gereği önemli bir kampanya başlatmıştır. Sağlık Bakanlığı ve RTÜK gibi kurumlara bu ürünlerin reklamlarının yasaklanması konusunda resmi başvuru yaptık. Önümüzdeki günlerde sıklığı artacak olan bir medya aracılığı ile bilgilendirme hamlesi başlattık. Bundan sonraki süreçte yetkililerimizin ve değerli medya mensuplarının bu önemli konuda duyarlı davranacaklarını umuyoruz.
Prof. Dr. Bumin N. Dündar
Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği Genel Sekreteri
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı
www.cocukendokrindiyabet.org Sitesi Editörü